Hisler, beyaz ışığı kıran prizmadan çıkan renk spektrumundaki renkler gibidir. Sevgi de bu bağlamda beyaz ışığa benzemektedir. Beyaz ışığı kıran nesneler gibi bedensel varlığımız da sevginin farklı duyguları oluşturmasına, zihin süzgecinden geçen duygularımızın da hislerimizi oluşturmasına sebep olur. Işık ve renkler nasıl ki tüm hayatı anlamlandırmamızı sağlıyorsa, sevgi ve hislerimiz de aynı işlevi görür. Işığı hepimiz görürüz, hissederiz, ancak onu yakalayamayız, sevgi de bu anlamda ışıkla benzerlik göstermektedir. Sevgi, tanımı oldukça zor olan ama kolayca hissedilebilen, tanımı herkesçe değişebilen ancak deneyimine herkesin ulaşamadığı bir kavramdır. Tüm renklerin bir araya gelmesinden oluşan beyaz ışık da bize yalnızca hislerimizi paylaşıp birbirimizle empati kurduğumuzda, kısaca bir bütünün parçası olduğumuzu anladığımızda gerçek anlamda sevgiyi deneyimleyebileceğimizi anlatıyor.